REKLAM

AYET-İ KERİME

29 Eylül 2013 Pazar

Kımıldamayın. Para devletindir, ama hayatınız sizindir

Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu.
Soygunculardan biri bankadakilere bağırır:

“Kımıldamayın. Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”

Herkes sessizce yatar…
Bunun adı “Zihin Değiştirme Kavramı”dır.
Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…

Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır. Ama bacaklar ortada... Soyguncu bağırır:

“Edebini takın. Bu bir soygun, ırza geçme değil!”

Bunun adı “Profesyonellik”tir. İşin neyse onun üzerinde yoğunlaş!

Soyguncular paraları yüklenip eve kapağı atmışlar. Daha genç olanı (MBA derecelidir) daha yaşlı olanına (ki bu ise 6 yıl ilkokuldan sonra terk):

“Abi, hadi şu paraları sayalım,” der.

Daha yaşlı olanı der ki:

“Çok aptalsın be. Bu kadar para oturup sayılır mı?
Bu akşam zaten TV haberlerinde kaç para çaldığımızı öğreniriz.”

Buna “Deneyim” derler!
Günümüzde deneyim kağıt diplomalardan çok daha önemlidir.


Soyguncular bankadan kaçtıktan sonra Şube Müdürü, Şube Şefine hemen polisi aramasını söylemiş. Şef demiş ki:

“Durun hele Müdürüm. Alacaklarını aldılar. Biz de bir 10 milyon daha alıp daha önce iç ettiğimiz 70 milyon dolara ekleyelim, ne dersiniz?”

Buna “Dalgayı yakalamak” derler.
Berbat bir durumu kendi lehine çevirmektir bu!

Müdür der ki:

“Yahu, her ay bir soygun olsa harika olurdu. Ne eğlenirdik!”

Buna “Sıkıntılardan kurtulmak” derler.
Kişisel mutluluk işinden çok daha önemlidir.


Akşam TV haberleri bankadan 100 milyon dolar çalındığını açıklamış!

Çaldıkları paranın çok daha az olduğu bilen soyguncular oturup saymışlar parayı… Tekrar tekrar saymışlar. Bakmışlar hepi topu 20 milyon! Çok kızmışlar bu işe:

“Biz hayatımızı tehlikeye atıp 20 milyon çalabildik. Banka Müdürü bir el harketiyle 80 milyon götürdü. Galiba soyguncu olmak yerine doğru dürüst eğitim görmek daha iyiymiş!”

Bu “Bilgi altından daha değerlidir” demektir…

Banka Müdürü çok mutludur. Özellikle bir süre önce borsada kaybettiklerini geri alabildiği için.

Buna “Fırsatları kullanmak” derler. Kazanmak için risk almak gerekir.

PEKI, GERÇEK SOYGUNCULAR KIMLER ŞIMDI?

OKUDUYSAN BEĞEN BAŞKALARI DA OKUSUN DİYE PAYLAŞ !

26 Eylül 2013 Perşembe

Namaz kıldım diye 6 gün hapis yattım

Namaz kıldım diye 6 gün hapis yattım

28 Şubat Davası sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın "Hiçkimsenin namazına, niyazına, camiye gitmesine karışmadık. Ancak silahlı kuvvetlerin mesai çizelgesine uyulmasını istedik. Oruç tutmak isteyenlere geniş tolerans verirdik" sözleri üzerine izleyici sıralarında bulunan Kerim Sümer adlı kişi "Namaz kıldığım için 6 gün hapse girdim. Yalan söylüyorsunuz" diye bağırdı. Bunun üzerine Sümer, duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle salondan çıkarıldı.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada çapraz sorgusu sürdürülen Doğan, müşteki avukatları ile savcının sorularını yanıtladı.

Sorulara geçilmeden önce sanık Şükrü Sarıışık'ın avukatı Ali Fahir Kayacan, müştekilerin henüz müdahil sıfatı almadıklarını kaydederek, avukatların bu aşamada soru sormalarına itirazda bulundu.

Mahkeme heyeti, "CMK'nın 201. maddesine göre vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukatın sanığa doğrudan soru yöneltebileceği" gerekçesiyle itirazı redetti. Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, "Biz kanundan böyle anlıyoruz. Sorulabileceği kanaatindeyiz" dedi.

Bazı müştekilerin avukatı Emrullah Beytar, Doğan'ın "11 Haziran 1997'de brifing verilmediğini" savunduğunu belirtti, ancak dönemin birçok gazetesinde brifing verildiğine ilişkin haberler yayımlandığına dikkati çekti. Beytar, "Bu, bende BÇG'nin birçok eyleminin kayıt altına alınmadığı düşüncesini oluşturdu. Ne diyorsunuz?" diye sordu.

Doğan, soruyu yanıtlamadan önce, müştekilerin şu aşamada soru sorma hakkı bulunmadığını, bununla birlikte kimsenin eteğinde taş kalmaması için soruları yanıtlayacağını bildirdi. Doğan, sonrasında ise "13 Haziran'da brifing verilmediğini söyledim. 11 Haziran'da brifing verildi dedim" ifadesini kullandı.

Beytar'ın, "O dönemde toplumu kutuplaştıran gazete yazılarına karşı, hukukun üstünlüğü adına işlem yaptınız mı?" sorusu üzerine Doğan, "Kişiler, o dönemin iklimi sebebiyle, 'İşler iyi değil, toplumda huzursuzluk vardır' diye abartmışlardır. Asıl bundan rahatsız olanların işlem yapmaları gerekir" dedi.

Doğan, "istihbaratla ilgili bilgileri fişleme amacıyla değil, ilgilileri irticai faaliyetler konusunda bilgilendirmek için istediklerini" savundu.

BÜTÜN GAZETELERİ OKUYACAK ZAMANIM DA YOKTU

Avukat Beytar, Gazeteci İsmet Berkan'ın o dönemde yazdığı "Batı Çalışma Grubu ve Meleklerin Cinsiyeti" başlıklı yazıdan bazı cümleleri özetledikten sonra, "Bu yazıya ne diyorsunuz?" diye sordu.

Doğan, "Dönem içerisinde çok goygoycular çıkmıştır. Söylemediğimiz şeyleri gazetelere nakledenler olmuştur. Bu yazısından dolayı sayın Berkan'ı suçlamıyorum. Burada çalışan (BÇG) toplam 17 kişidir. İsmet Berkan ile ilgili 'Amma da abarttın' diye suç duyurusunda bulunmak benim görevim değil. Kaldı ki bütün gazeteleri okuyacak zamanım da yoktu" diye konuştu.

Müşteki avukatlarından Enis Günay, Refah Partisi'nin iktidara gelmesinden REFAHYOL Hükümetinin istifasına kadar geçen süreçteki önemli olaylara ilişkin, "Hepsi tesadüf mü, yoksa BÇG'nin etkisi var mı?" diye sordu.

Genelkurmay Harekat Başkanlığında emrinde çalışan Refah Partisi Milletvekili Turan Özçelik'in bir gün yanına geldiğini, beraber yemek yediklerini, konuştuklarını ve ne düşündüklerini anlattıklarını ifade eden Doğan şunları söyledi:

"BÇG 10 Nisan'da kuruluyor. Sizin bundan önceki süreçle nasıl bağlantı kurduğunuzu anlamadım. Siyasi iktidar kurtlar sofrasıdır, mücadele vardır. Partiler birbirlerinin açıklarını aramak için dalaşırlar.

O dönemdeki koalisyon iktidara geldikten sonraki olayları kronolojik olarak anlattım. Bunlar olduğunda Çetin Doğan ortalıkta değil, daha orkestra şefi değil. Biz düşman değiliz, kardeşiz. Aynı ülkedeyiz. Sizin dini inançlarınız olabilir. Saygı duyuyorum. Siz de benim inançlarıma saygı duyun. İnançlarınız uğruna dünyayı değiştirmeye, ülkeyi değiştirmeye kalkmayın. Sadece bu ülkeyi nasıl daha iyi yönetiriz, bunun üzerinde kalın. Hepimiz aynı şeyi istiyoruz. Tam bağımsızlığı, ülkenin gelişmesini istiyoruz. Farklılıklarımız olabilir. Ama eşeğin kendisi dururken, gölgesiyle savaşmayalım."

"NAMAZINA, NİYAZINA, CAMİYE GİTMESİNE KARIŞMADIK"

Doğan, Refah Partili bazı milletvekillerinin avukatı İsmail Aydos'un "(Mütedeyyin insanlara değil; siyasal İslama, İslam'ın siyasete ve ticarete alet edilmesine karşıyız) diyorsunuz. Mütedeyyin İslam ile siyasi İslam'ı ayırma yetkisi kimdedir?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bu konuda ayrım yapmak, kriter çizmek, şu kıyafet şöyle böyle olsun demek yetkisine ben sahip olmadığım gibi, kimse de değil. Buna anayasal kuruluşlar karar verir. Türban o dönemde üniversitelerde ve resmi kurumlarda yasak edilmiştir. Bunun dışında bir yasağı öngörmedik. Bir de pek uygulanmayan kıyafet kanunumuz vardır. Nelerin giyilmeyeceği kanunumuzda vardır. O dönemde ellerinde sopalarla kendilerini bir tarikattan sayanlar, bize göre irticanın tam kaynağıdır. Mütedeyyin insanları rahatsız etmemek için bir çalışma da başlamıştı. Ama benim dönemimde tamamlanamadı. Sonra ne oldu bilmiyorum.

Hiçkimsenin namazına, niyazına, camiye gitmesine karışmadık. Ancak silahlı kuvvetlerin mesai çizelgesine uyulmasını istedik. Oruç tutmak isteyenlere geniş tolerans verirdik. Ne yaptık? Sahur, oruç bozma, yemek saatlerini düzenledik. Çok samimi olarak söyleyeyim, 1960'lı yıllarda terhis olan askerlere mevlid okuturduk. Ama toplum öyle bir gerildi ki, gerilimin önüne geçilmesi için ne olması gerektiğini söyledim. Hiçbir zaman iman ve itikata ilişkin şeyler sorgulanamaz."

İZLEYİCİ DIŞARI ÇIKARILDI

Doğan'ın bu sözleri üzerine izleyici sıralarında bulunan Kerim Sümer adlı kişi "Namaz kıldığım için 6 gün hapse girdim. Yalan söylüyorsunuz" diye bağırdı.

Sanık yakınları ise Sümer'e, "Başka suçlarını söyle, başka suçlarını" dedi.

Sümer, bunun üzerine, "Hiçbir suçum yoktu. Tertemiz görev yaptım" diye konuştu.

Sümer, duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle salondan çıkarıldı.

"KENDİMİ KIZILAY MEYDANI'NDA YAKARIM"

Avukat Aydos, Doğan'a, "Bu dönemi birlikte yaşadık. Birbirimizi kandırmayalım, başımızı kuma gömmeyelim. Bizce mağduriyetlerin sebebi BÇG'dir. Garnizon dışında bütün sosyal hayata, okullara, camilere, şirketlere katıldınız. Ben, şerefli bir Türk vatandaşı olarak şerefle askerliğimi yaptım. Ben çok iyi biliyorum ki bir asker mevzuatta olmayan hiçbir şeyi yapmaz. Bu tasarruflarla ilgili bir mevzuat var mıdır?" sorusunu yöneltti.

Doğan, böyle bir mevzuat olmadığını ifade ederek, "Garnizon dışı dediniz, şirketler dediniz. Böyle olaylara müdahale ettiğimizi gösteren bir belge bulursanız, kendimi Kızılay Meydanı'nda yakarım" dedi.

Toplumun her reaksiyonunun BÇG'ye bağlanmaması gerektiğini söyleyen Doğan, "Birileri işten alınmışsa, Sincan Belediye Başkanı görevden alınmışsa bunu biz almadık. Onun hakkında suç duyurusunda bile biz bulunmadık. Toplumdaki her reaksiyonu 17 kişilik grubun yaptığınızı düşünüyorsanız biz mucizeler yaratmışız. Bir devri tartışmayın" ifadelerini kullandı.

Çetin Doğan, bir başka soruya verdiği yanıtta, BÇG'den hiçbir el yazılı ve imzasız emir çıkmadığını söyledi.

Şevket Kazan'ın avukatı Yılmaz Bölükbaşı'nın "O dönemde iktidar olan Sayın Necmettin Erbakan'ın, Refah Partisi'ne karşı istihbarat birimi oluşturulması ve sivil toplum kuruluşlarının, basının yönlendirilmesi konusunda BÇG'ye talimat vermesi gerçekle bağdaşır mı?" sorusu üzerine Doğan, BÇG'de mahkemelerin ve basının yönlendirilmesi için bir bölüm olmadığını ifade ederek, bilginin yanlış olduğunu kaydetti.

"BAŞBAKAN ÇEVİK PAŞA'YI SEVİYORUM DİYE MESAJ GÖNDERDİ"

Doğan, ardından, "Başbakan, 'Çevik Paşa'yı çok seviyorum' diye birkaç kez mesaj gönderdi. Bunu ayrıca ifade edeyim" dedi.

Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, "Birçok subay ve astsubay TSK'yla ilişiği devrim yanlısı İslami görüş mensubu olmak, yıkıcılık, bölücülük gibi ağır ithamlarla kesilmiştir. Ancak neden savcılıklara suç duyurusunda bulunulmamıştır?" diye sordu.

Doğan, "BÇG'nin, TSK'dan ayrılan personelin işlemlerinde hiç yer almadığını" belirterek, şöyle devam etti:

"Buna ilişkin yönergeler vardır. Silahlı Kuvvetlerin ana prensiplerine uymayan personelin şura kararıyla ayrılması usul haline gelmiştir. Kim ağır ithamda kalmış, kim ne yapmış bilgim yok. Girdiğim bir şurada, astsubay olan bir kişinin imam olduğunu, binbaşı rütbesindeki bir kişinin de onun müridi olduğunun izah edildiğini biliyorum."

Savcı Çetin ile Doğan arasında ardından şu diyalog geçti:

Çetin: TSK'dan atılma konusu BÇG'nin 7 Nisan 1997 tarihli belgesinde geçiyor.

Doğan: Böyle bir belge yok.

Çetin: Yıkıcılık, bölücülük, İslami örgüt mensubu olmak gibi suç olarak kabul edilen bir tespit yapılmışsa, bu mutlaka adli yargı konusu yapılmalıydı.

Doğan: İddianamede yazılan konular yanlış, çarpıtılmış, eksik, yanlış yönlendirilmiş.

Çetin: Söylediğimiz konular atılan kişilerin şahsi dosyalarından alınmıştır.

Doğan: BÇG ile ilgisi var mı o belgelerin?

Çetin: Aktarılan bilgiler, tutanak haline getirilen kararlardan, onlar da şahsi dosyalardan alınmıştır.

Doğan: Bunun atılı suçla ne ilgisi var?

Çetin: BÇG belgelerinde irticaya karışan personelin temizlenmesinden bahsediyorum. Konu anlaşılmıştır.

Duruşmaya daha sonra öğle arası verildi.

ALINTI

21 Eylül 2013 Cumartesi

Öbür dünyada kullanmak üzere lüks aracını gömdürmeye karar verdi.

Brezilyalı milyarder bir işadamı, öldükten sonra "öbür dünyada kullanmak üzere" lüks aracını gömdürmeye karar verdi.

Firavunların değerli eşyalarıyla birlikte defnedildiğini anlatan bir belgeseli izledikten sonra bu radikal kararı alan Count Scarpa adlı işadamı, Sao Paulo'nun en zengin semtlerinden Jardin'deki malikanesinin bahçesine Bentley Continental marka aracı için "mezar" bile kazdırdı.
OTOMOBİLİ İÇİN CENAZE TÖRENİ DE İSTİYOR

Kendisine ait Facebook sayfasından kararı duyuran 62 yaşındaki Count Scarpa, sahip olduğu zenginliği ve imkânları öldükten sonra da kullanabilmek için bu adımı atacağını söyledi. Yeni aldığı Bentley Continental için cenaze töreni bile düzenlemek istediğini belirten Scarpa, "Kararımdan kimse şüphe etmesin. Hafta sonunda, aracım gömülmüş olacak" dedi.

Sıradışı işadamının Facebook iletisi, kısa süre içinde 6 bin defadan fazla paylaşıldı. Ekonomi dalında akademik eğitimi bulunan Count Scarpa, kararının nedenini şöyle anlattı: "Mısır firavunlarıyla ilgili bir belgesel izliyordum. Firavunların, sahip oldukları en kıymetli şeyleri öbür dünyada rahat etmek için kendileriyle birlikte gömdürdüklerini gördüm ve bundan çok etkilendim. Benim sahip olduğum en kıymetli şeylerden biri de arabamdı."

13 Eylül 2013 Cuma

Diktatörlerin ölmeden önceki son sözleri:

Benito Mussolini - İtalya: Son sözleri “Beni göğsümden vurun!” oldu. İtalya'nın faşist lideri Mussolini, İkinci Dünya Savaşı'yla halk desteğini de kaybetti. İspanya'ya kaçma teklifini reddeden 23 yıllık diktatör, 28 Nisan 1945'te Alman üniformasıyla kaçarken yakalandı. Cesedi Milano'da ayaklarından asılarak sergilendi.


Kaddafi - Libya: 42 yıllık iktidarının ve 69 yıllık yaşamının ardından memleketi Sirte'de halkı tarafından linç edilirken “Ben sizin babanızım, evlatlarım; beni öldürmeyin, haramdır!'' Linç edildi.



Adolf Hitler-Almanya: “Cesedimi Rusların eline asla vermemelisiniz, beni Moskova'da heykel yaparlar!” Hitler, 30 Nisan 1945'te intihar etti.






Saddam Hüseyin - Irak: ‘Birlik içinde kalın ve İran'a güvenmeyin!' diyerek halkına seslendi. İdam edildi.   

Francisco Franco - İspanya: İktidardayken hastalandı. Ziyaretine gelenler için ‘Neden geldiler?' diye sorarken ‘Hoşçakal demek için.' yanıtı verildiğinde ‘Nereye gidiyorlar?' demiş. 20 Kasım 1975'te öldü.



Nikolay - Elena Çavuşesku - Romanya: ‘Romanya sonsuza kadar yaşayacak.' Kurşuna dizilerek idam edildiler.



Zeynel Abidin Bin Ali - Tunus: Haziran 2011'de, ‘Kandırılarak buraya getirildim, görevimin başındayım!” açıklamasını yaptı.



Pol Pot - Kamboçya: 1975-79 arasında Kamboçya'nın başbakanı olan Pol Pot, kurduğu baskı rejiminde bir milyon kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor. Kendi destekçileri tarafından ömür boyu ev hapsine mahkum edilen Pol Pot, 18 Nisan 1998'de kalp krizinden öldü. Ölmeden önce ölümlerden dolayı vicdanının rahat olduğunu söyleyerek ‘Tek başıma yapmadım!' dedi.


Winston Churchill - İngiltere başbakanı: Başarılı siyasi kariyeri 1916 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nın geçilebileceği, ardından da rahatça İstanbul'a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı. Son sözleri: 'Herşey canımı sıkıyor.'


Stalin - Rusya: 'Bir insanın ölümü trajiktir, on insanın ölümü dramatiktir, bir milyon insanın ölümü ise sadece bir istatistiktir.' sözleriyle meşhur Stalin'in son sözleri: 'Ben gittiğimde, kapitalistler sizi kör kedi yavruları gibi boğacak.'


Neron: Meşhur, zalim ve mecnun Romalı İmparator... Ölürken son sözü: Dünya bir büyük san'atkar kaybediyor!



Vespasianus: Roma İmparatoru. Ölürken ayağa kalkar ve son sözlerini söyler: 'Bir imparator ölümü ayakta karşılamalıdır!'



Sezar: Meşhur Romalı deha... Suikaste uğradı. Hançerle hücum edenlerin arasında kendi evlatlığı Brütüs'ü görünce kendini müdafaadan vaçgeçti, ölümü kabullendi ve ölürken, tarihe malolan şu sözü söyledi: - Sen de mi Brütüs?



14. Louis: Fransa kralı. Son sözleri, ölüm döşeğinde, oda uşağının ağlaması üzerine: 'Siz benim ölümsüz olduğumu mu sanıyordunuz?'


I. Kraliçe Elizabeth: 1558 yılından öldüğü güne kadar İngiltere ve İrlanda'nın kraliçesi olan Elizabeth, hiçbir krala ihtiyaç duymadan ‘Bakire Kraliçe' ünvanını hak ederek ülkesini iyi bir biçimde yönetti. Tarihteki ender kadın yöneticilerden biri olan Elizabeth, bu özelliği ile pek çok kadına ilham kaynağı oldu. Hükmettiği dönemden önce bir kadının bu kadar güçlü olabileceği hakkında kimsenin bir fikri yoktu ve bu özelliği ile erkek yöneticileri aratmıyordu.



II.Joseph: 1765-1790 yılları arasında arasında kutsal Roma İmparatoru olan Joseph hiç bencil olmamasıyla ünlüydü. En ünlü sözü; ”Mutlak güç mutlaka zarar verir.”



Cengiz Han (Timuçin): 'Sakın 1 Çiviyi Küçümseme. Bir Çivi Bir Nalı, Nal Bir Atı, At Bir Komutanı, Bir Komutan Orduyu, Bir Ordu Koca Bir Ülkeyi Kurtarır!' sözüyle ünlü büyük Moğol İmparatorunun bir başka sözü de; "Ben Tanrı'nın cezasıyım! Eğer çok büyük günahlar işlememiş olsaydınız, Tanrı benim gibi birini size musallat etmezdi.'' Günümüz Çin nüfusunun yaklaşık çeyreğinin Cengiz Han'ın soyundan geldiği iddia ediliyor.



Büyük İskender: Efsanevi ve acımasız askeri taktikleriyle ünlü Büyük İskender belki de tarihteki en zeki komutandı. Dünyanın büyük bir bölümünü fetheden İskender, bazen tek bir kişiyi bile ödürmeden şehirleri ele geçirmesiyle de ünlüydü.



Marie Antoinette: Fransız İhtilali kadar meşhur Fransız Kraliçesi. İdama mahkum edildi. Acele ile giyotine çıkarken celladın ayağına bastı. Bu sakarlığından mahçup olan kralice, celladından özür diledi: 'Affedersiniz mösyö, bilerek yapmadım.'



Odysseus: Yunan mitolojisinde Odysseus, ‘ Ithaca' adlı ülkenin kralıydı ve o kadar büyük başarılar göstermişti ki Homer onun hakkında yazdığı destanda onu ölümsüz hale getirdi. Odysseus, Truva Savaşı'nda Truvalıları kandırmak için dev bir at inşa ettirip askerleri onun içine sakladı. Truvalılar bu atı alarak kendi şehirlerine soktular ve böylece savaşı kaybettiler.


Napoleon Bonaparte - Fransa: Para, para, para sözü ünlüdür. Son sözleri: 'Ölüm hiçbir şeydir, ama mağlup ve şerefsiz yaşamak her gün ölmektir.'


5 Eylül 2013 Perşembe

Yadigar Ejder'i Nam-ı diyar Mazlum

Gerçek adı Yadigar Kuzu'di. Arkadaşlarının deyimiyle "Ayı Yadigar"


Nam-ı diyar Mazlum'u yani Yadigar Ejder'i tanımayanımız yoktur.

21 yıl önce 14 Ocak 1992'de Taksim Parkı'nda sabah temizliği yapan çöpçüler, bir bankın üzerinde donarak ölmüş dev bir adamın cesedini buldular.Soğuktan kaskatı kesilmiş bulunan bu beden bir aktöre aitti.

Üstelik bine yakın filmde rol almış, fizik olarak Yeşilçam'da benzeri bulunmayan bir oyuncuya, Yadigar Ejder'e.

1000 film çevirmişti ama cebinde 5 parası yoktu.Kirasını ödeyemediği için, evinden çıkarılmıştı. Belli ki, o soğuk gecede sığınabilecek tek bir dost kapısı da yoktu.Taksim Parkı'ndaki bir bankta kendisini bekleyen Azrail'in kollarına uzanıverdi, çaresizce. 

Hakkımda

Fotoğrafım
https://www.facebook.com/VAHDED.HOCA SİTEMİZİ ZİYARET EDİP ÜYE OLURSANIZ ÇALIŞMALARIMIZA DESTEK VERMİŞ OLURSUNUZ ALLAH cc CÜMLE MÜMİNLERDEN RAZI OLSUN.

selmun aleyküm