REKLAM

AYET-İ KERİME

27 Eylül 2015 Pazar

KABE DE YAŞANMIŞ FACİALAR ÖLÜMLER

KABE DE YAŞANMIŞ FACİALAR ÖLÜMLER

24 Eylül 2015 11:14 Şeytan taşlamaya giderken çıkan izdihamda 753 kişi öldü, 887 kişi yaralandı!

12 Eyl 2015 Vinç faciasının yaşandığı Kabe'de 107 kişi hayatını kaybetti.

6 Ocak 2006: Mekke'de bir otel çöktü, 76 kişi hayatını kaybetti.

12 Ocak 2006: Mina'da "şeytan taşlama" esnasında 364 kişi öldü. 

22 Ocak 2005: "Şeytan taşlama" sırasında üç hacı öldü.

1 Şubat 2004: Mina'da yaşanan izdiham ve "şeytan taşlama" sırasında 251 kişi öldü.

11 Şubat 2003: Aralarında altı kadının da bulunduğu 15 kişi öldü.

5 Mart 2001: Mina'da 23'ü kadın 35 hacı hayatını kaybetti.

9 Nisan 1998: Mina'da çıkan izdihamda 118'den fazla hacı öldü, 180'i aşkın insan yaralandı.

15 Nisan 1997: Mina'da hacıların konakladığı kampta gaz sobasından çıkan yangında, 343 kişi öldü, bin 500'ü aşkın hacı yaralandı.

7 Mayıs 1995: Mina'daki kampta çıkan yangında üç kişi öldü, 99 kişi yaralandı.

24 Mayıs 1994: "Şeytan taşlama" esnasında çıkan izdihamda 270 kişi öldü.

2 Temmuz 1990: Mina'daki tünelde havalandırma sisteminde çıkan arızanın akabinde yaşanan izdihamda  1426 kişi hayatını kaybetti.

10 Temmuz 1989: Mescid-i Haram'ın dışında düzenlenen iki saldırıda bir kişi öldü, 16 kişi yaralandı. 16 Kuveytli Şii yakalandı ve haftalar sonra idam edildi.

31 Temmuz 1987: Suudi yetkililer, İranlı hacılar tarafından izinsiz düzenlenen protersto gösterilerini bastırdı. 275 İranlının da aralarında bulunduğu 400'ü aşkın hacı hayatını kaybetti.

20 Kasım 1979: Suudi hükümetine karşı olan yüzlerce silahlı kişi, Mescid-i Haram'ın içinde onlarca hacıyı rehin aldı. Yaşanan çatışmada 153 kişi ölürken, 560 kişi de yaralandı.

Aralık 1975: Mekke'ye yakın bir kampta gaz bombasının tetiklediği büyük yangında 200 hacı hayatını kaybetti.

19 Haziran 2015 Cuma

Erdoğan'ın hastaneye henüz gitmediği ortaya çıkıyor.

KADERİN ÜSTÜNDE BİR KADER VARDIR... dedik

2012 yılının 7 Şubat günü, saatler 16.30'u gösteriyor.
Başbakan Erdoğan İstanbul'da makam arabasına binmiş, herşeyden habersiz bıçak altına yatacağı hastaneye gidiyor.

Aradan 25 dakika geçiyor. Saatler 16.55, yani resmi mesai saatinin bitimine 5 dakika var. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın telefonu çalıyor.

Arayan kişi, Savcı Sedrettin Sarıkay'nın Oslo görüşmeleriyle ilgili ifadesine başvurulmak üzere kendisini savcılığa beklediğini söylüyor.

Ancak mesele bundan ibaret değil...

Bir süre sonra Hakan Fidan'ın evinin civarı polis kaynamaya başlıyor. Anlayacağınız ifade vermeye hemen gitmezse polis evini basacak, MİT Müsteşarı'nı azılı bir terörist gibi kelepçeleyerek savcıya götürecek.

Fidan o sırada ne yapacağını, kime ulaşacağını ve bilgi aktaracağını araştırıyor.

Plana göre Erdoğan 17.00'da ameliyata girmiş olacağı için onu arasa da ulaşamayacağını düşünüyor ve aklına gelen ilk ismi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü arıyor.

Gül konuşma sonunda ifade vermesinde bir sakınca olmayacağını belirtiyor. Saatler 17.30'u gösterdiğinde Fidan Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerden birini arıyor.

"Sedrettin Sarıkaya isimli Savcı beni ifadeye çağırdı ve evin etrafını sarmışlar. Gitmezsem eve operasyon yapacaklar. Ben ifade vermeye gideceğim ancak Başbakan ameliyattan çıkar çıkmaz kendisine durumu iletin" diyor.

O an, inanılmaz birşey oluyor!

Hastanede bıçak altında olması gereken Erdoğan'ın hastaneye henüz gitmediği ortaya çıkıyor.

Nasıl mı?

Anlatayım...

Hastaneye gitmik için yola çıkan Başbakan'ın konvoyu bir süre sonra güzergah değiştiriyor. Arka koltukta oturan Erdoğan öndeki korumasına, "Şu ara sokakta bir aileye sözüm vardı evlerine gideceğime dair. Bekleyen doktorlar özel ekip, hastane özel hastane. Bir saat bekleseler de olur. Çek şu evin önüne" diye talimat veriyor.

Henüz o evdeyken, Fidan'ın telefonda anlattıkları kulağına fısıldanıyor Erdoğan'ın. "Sakın teslim olma, sakın kapıyı açma" diye talimat veriyor ve ayaklanıyor. Hastaneye gitmek için yola çıkan konvoy birkez daha güzergah değiştiriyor. Yarım saat sonra Başbakanlık uçağı Erdoğan'ın talimatıyla Ankara'ya uçuyor.

Ancak Erdoğan daha Ankara'ya gitmeden bu kez Hakan Fidan'ın evinin etrafını özel harekat timleri sarıyor. Birkaç dakika içinde de, "O polisler oradan çekilmezse vur emrini uygulayın" talimatı geliyor.

Cumhuriyet tarihinin en dehşet verici operasyonunu gerçekleştirmek üzere olan polisler, bu emir üzerine apar topar geri çekiliyor.

Neden "Cumhuriyet tarihinin en dehşet verici operasyonu" dediğimi merak ediyorsunuz değil mi?

Onu da anlatayım...

Hani Erdoğan Sezai Karakoç'un bir şiirini okumuştu ya.

"Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır" diyordu o şiirde...

İşte o kaderin üstündeki kader orada ortaya çıkıyor. Göklerden gelen kararın son karar olduğu orada ortaya çıkıyor.

Erdoğan o gün söz verdiği o ailenin evine gitmese, Hakan Fidan kendisine ulaşamayacak ve cebren de olsa savcının karşısına götürülecekti. Önceden hazırlanan belgeye göre Hakan Fidan'a, "Talimatları Başbakan'dan aldım" dedirtilecekti.

Ve en korkunç olanı...

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ameliyat sonrası bir eli yatağa kelepçeli olarak uyanacaktı. O uyanmadan fotoğrafları tüm medyaya servis edilecek, "Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan vatana ihanet suçundan gözaltına alındı ve tutuklandı" haberleri dalga dalga yayılacaktı.

17 Eylül 1961 yılında Menderes'i yatağına kelepçeleyerek başına iki asker diken zihniyet, 53 yıl sonra aynı sahneyi Türkiye'ye bu kez Erdoğan üzerinden yaşatacaktı. İki askerin yerinde iki polis, Menderes'in yerinde ise Erdoğan olacaktı.

Erdoğan'ın 7 Şubat krizinden sonra hemen her yerde, "Bunların amacı bana ulaşmaktı" demesinin nedeni işte bu.

Bu söz laf olsun diye söylenen bir söz değil. Çünkü bu korkunç planın tüm ayrıntıları devletin kayıtlarında şu anda mevcut! Dün itibariyle paralel yapıya yönelik yapılan operasyonların bir kısmı da bu belgeler ışığında yapılıyor..Ve Devamı daha çok ses getirecek.Yer yerinden oynayacak.. !

(alıntı)

13 Ocak 2015 Salı

Ak-Saray'da 16 Türk devletinin askeri var

 Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın merdivenlerinde yerlerini alan temsili asklerler 11'i imparatorluk olan 16 Türk devletini temsil ediyor. 

Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde de o devletler şu şekilde sıralanıyor:

Büyük Hun İmparatorluğu (M.Ö. 204-M.S. 216)
Batı Hun İmparatorluğu (M.S. 48-216)
Avrupa Hun İmparatorluğu (M.S. 375-469)
Ak Hun İmparatorluğu (M.S. 420-552)
Göktürk İmparatorluğu (M.S. 552-745)
Avar İmparatorluğu (M.S. 565-835)
Hazar İmparatorluğu (M.S. 651-983)
Uygur Devleti (M.S. 745-1368)
Karahanlılar (M.S. 940-1040)
Gazneliler (M.S. 962-1183)
Büyük Selçuklu İmparatorluğu M.S. 1040-1157
Harzemşahlar (M.S. 1097-1231)
Altınordu Devleti (M.S. 1236-1502)
Büyük Timur İmparatorluğu (M.S. 1368-1501)
Babür İmparatorluğu (M.S. 1526-1858)
Osmanlı İmparatorluğu (M.S. 1299-1922)

Hakkımda

Fotoğrafım
https://www.facebook.com/VAHDED.HOCA SİTEMİZİ ZİYARET EDİP ÜYE OLURSANIZ ÇALIŞMALARIMIZA DESTEK VERMİŞ OLURSUNUZ ALLAH cc CÜMLE MÜMİNLERDEN RAZI OLSUN.

selmun aleyküm