İçi sulu, bataklığı tehlikeli ve derin kuyu, haylide geniş,
Avcı Süleyman çavuş arazide koştururken, düşer bu kuyunun içine.
Ne görsün, biri ayı diğeri arslan iki yabani hayvan ey! vah!
Ee.. güçlünün hakim olduğu zayıfın çareler üretmeye başladığı ortam, üç kuyu arkadaşı hayli heyacanlandırmış.
Arslan; Ayı kardeş acıktık ne dersin bu insanla ikimizi, doyurmaz ama, idare edelim'mi.
Ayı olmaz der; Çünkü sen güçlüsün, şimdi insanı yedik bizi bir hafta idare ettirdi. Sonra yine acıkınca beni de yersin, lakin bir hafta sonra yine acıkınca ne yapacaksın?
Arslan doğru dersin ne yapmalıyız? diye ayı ile istişareye devam eder.
Bak bu bataklığın ve çaresizliğin çaresi şu ki; ikimizde ittifakla işi insana bırakalım.
İnsan bakar ki; Bu vahşi dört ayak üzerine yürüyen ve leşle beslenen arslan ve daha az vahşi bazen insan gibi dik durabilen ayı bu çaresizliğin farkında vede kainatın en şerefli ve akıllı mahluk'u benden medet umuyorlar, teslimiyet gösteriyorlar.
-İNSAN, BEŞ DUYUSUNU, YARDIMCI İMKANLARI ve AKLI ile KULLANARAK BU ÇARESİZLİKTEN kurtuluyor.
Sonrada ayı ve arslanı kurtarıyor.
İÇİMİZDEKİ TECRÜBE, İLİM, MARİFET EHLİ İSLAM AHLAKLI KARDEŞLERİMİZE KARŞI ARSLAN-AYI KESİLMEDEN İTAAT EDERSEK BU FANİ DÜNYA'NIN BATAKLIĞINDAN HEP BERABER KURTULURUZ.
RESULULLAH'A sav VE ONUN SÜNNETİ-AHLAKI ÜZERE BULUNAN ALİMLERİMİZE, İDARECİLERİMİZE TESLİM OLMALIYIZ.VAHDEDDİN HOCA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.