REKLAM

AYET-İ KERİME

24 Mart 2013 Pazar

BU SAYGIYA MUHTEŞEM FUHŞİYAT GİREBİLİRMİ?


BU SAYGIYA MUHTEŞEM FUHŞİYAT GİREBİLİRMİ?

Büyük Türk Mimarı Sinan’ın, Süleymaniye Camiini yaptığı sıralarda, bu meşhur sanat adamını çekemeyenler, kendisini Kanuni Sultan Süleyman’a; “Cami yapılırken kubbenin altına yan gelip nargile fokurdatır, bu ne iştir?” diye şikayet etmişlerdi. Padişah ani olarak cami inşaasını teftişe gitti. Hakikaten Mimar Sinan’ı, nargilesi yanında kubbenin altında bir mindere oturmuş gördü. Çatık bir yüzle Sinan’a; "Bre bu ne hal Koca Sinan?" diye sordu. Mimar Sinan sükunetle; Padişahım, dedi. Kerem edip şu nargileyi bir gözden geçirseniz." Kanuni, gözünü nargileden tarafa çevirince hayret etti. Çünkü, nargilenin üstünde tömbeki yoktu, fokurdayan, sadece su idi. Sinan, padişaha dönerek şu sözleri söyledi: "Şevketlüm, bu nargileyi burada sırf fokurtusundan faydalanmak için bulunduruyorum. Bu ses bana, bu camide okunacak Kur’an-ı kerim seslerinin, caminin her tarafına yayılması ve her tarafta aynı şekilde işitilmesi için icab eden tedbirleri almama yardım eder." Büyük sanatkar, böylece akustik tertibatı alıyordu.

 Bunun için Anadolu’nun değişik köşelerinden  65 tane dev turşu küpü getirtti.  Bu küpleri içleri boş, ağızları  dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirdi. Amacına ulaşmıştı  Mimarbaşı. Sesi, yüzlerce metrekarelik mekanın her köşesine, en iyi  şekilde yaymayı başarmıştı. Kanuni de, Sinan’ın niyetini anlamış, ustasını  hemen bağışlamıştı.

Avrupalılarda ise akustik konusunda ilk ciddi çalışma, Harward Ünversitesi konferans salonunun akustiğinin çok bozuk olduğunu fark eden W.C.W. Sabine tarafından yapılmıştır (1900).

Mimar Sinan yapının içine bir  de hava koridoru inşa etti. Elektriğin henüz bulunmadığı o yıllarda,  Süleymaniye 275 dev kandille aydınlatılıyordu. Sinan, bu kandillerden  çıkan is camiye zarar vermesin ve cemaati rahatsız etmesin diye orta  kapının üzerine küçük bir odacık yaptırdı. Binanın değişik köşelerine  açtığı oyuklardan giren  islerin bu odada toplanmasını  sağladı.

Ve adına da İs Odası denilen bu bölmenin içine özel bir  nemlendirme sistemi kurdu Sinan. Odada toplanan islerden, dönemin en  kaliteli mürekkebini damıttı. Süleymaniye’nin duvarlarında gördüğünüz o  muhteşem kalem işleri, yazılar, süslemeler, caminin kandillerinden çıkan  isten damıtılan o mürekkeple yapıldı.  Tekrar altını çiziyorum,  bunlar günümüzden 458 yıl öncesinin bilimiyle, teknolojisiyle  yapıldı.

İsin bir odada toplanmasını sağlayan ve hava  akımını içeri alan iki oyuktan dışarıya çıkıp içeriye baktığınızda,  birinden caminin içindeki Allah, diğerinden ise Muhammed yazılı dev  levhaları görürsünüz.

Ayrıca Süleymaniye’nin hangi köşesini, hangi  duvarını, hangi açısını ölçerseniz ölçün, sayısal olarak karşınıza Allah  kelimesinin ve katlarının çıktığını görürsünüz.

Alın işte size sırlarla,  şifrelerle dolu bir mabet.*

Sadece mimar değil aynı zamanda bilim adamı olan Merhum Sinan'ın bu mükemmel eserlerini unutmayalım

Herkesin okuyup tarihimizi öğrenmesi için Paylaşalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Hakkımda

Fotoğrafım
https://www.facebook.com/VAHDED.HOCA SİTEMİZİ ZİYARET EDİP ÜYE OLURSANIZ ÇALIŞMALARIMIZA DESTEK VERMİŞ OLURSUNUZ ALLAH cc CÜMLE MÜMİNLERDEN RAZI OLSUN.

selmun aleyküm